BİR KISSA BİR HİSSE…
İyi bir önder olan şef, en yakın telefon kulübesine gittikten sonra Ulusal
Hava Durumu Servisi'ni arayıp sormuş: - Kış soğuk mu geçecek? Telefondaki adam: - Evet, bu kış epey soğuk olacak.
Şef, köye geri dönüp odun toplama işini hızlandırmış. Bir hafta sonra, şef tekrar Ulusal Hava Durumu Servisi'ni aramış: - Kış çok mu soğuk geçecek? Telefondaki adam: - Evet, bu kış gerçekten oldukça soğuk olacak.
Böylelikle şef geri dönüp adamlarına bulabildikleri bütün odun parçacıklarını toplamalarını söylemiş. Bir hafta sonra, şef tekrar Ulusal Hava Durumu Servisi'ni aramış: - Bu kışın çok soğuk geçeceğine kesinlikle emin misiniz? Telefondaki adam: - Kesinlikle eminim, çünkü Kızılderililer delicesine odun topluyorlar.
Her gün sabah işyerime gitmek için yola çıktığımda veyahut ta akşam işyerinden evime dönerken yol güzergahında bulunan sağlı sollu otel inşaatlarını gördüğüm de aklıma bu fıkra gelir, aracımda çevreden geçenlerin şaşkın bakışları arasında kendi halimde tebessüm ederim. Zira çoğu aynı zamanda otel işletmecisi de olan turizm yatırımcıları delicesine turistik tesis inşa etmeye devam ediyorlar.
Oysaki; mantık olarak global krizin de etkisi ile; Türk ve Dünya turizminde 2008 yılında başlayan ve daralmaya devam eden sektörün yatırımdaki yansıması da durulma şeklinde olmalıydı diye düşünüyor ve özellikle 2012 yılında hızlanarak, yeni yatırımlarla yatak kapasitesinin arttırılma çabasını da; ileriye yönelik olası gelişmeler konusunda yatırım yapanın kulağına bir şeyler fısıldandığı şeklinde yorumluyorum.
Öyleki; 2008 ile 2012 yılları arasında turizmdeki gelişmeler masaya yatırılarak; 2013’te Türkiye’nin çekmesi beklenen turist sayısı ve turizmden elde edilmesi beklenen gelire ilişkin öngörüler de paylaşılmıştır. Bu öngörüler ışığında, 2013 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatak sayısının 725 bin, belediye belgeli yatak sayısının ise 500 bin olarak gerçekleşeceği, ülkemize gelen turist sayısının 33 milyon kişi, turizm gelirinin ise 25,4 milyar ABD doları olacağı tahmini yapılmıştır.
Rakamlarla kıyaslandığında 2008 den 2013 e kadar geçen süre zarfında Türk turizminde kayda değer bir gelir artışı söz konusu olmayıp; pastaya ortak olarak sadece Antalya Bölgesinde anormal sayılabilecek yatak kapasitesi artışı göze çarpmaktadır.
Turizmde profesyonelliğe geçiş dönemi olarak adlandırılan 90 lı yıllarda her ne kadar o günün şartlarında avantaj olarak değerlendirilen yatak kapasitesindeki artışlar; günümüz şartlarında sadece 2013 yılında sektöre yüklenen ilave 30 000 yatak ile dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle de; ülkenin bulunduğu stratejik ve konjonktürel konumu nedeni ile yaşanmakta olan olumsuzlulara ek olarak, yukarıda saymış olduğumuz verilerden de hareketle, hem de bu kadar olumsuzluğa rağmen dezavantajları avantaja çevirmenin yolu tabi ki henüz kapanmamıştır.
Bundan sonra yapılacak iş yatak kapasitesinin artırılması yönündeki aynı zamanda işletmeci konumunda bulunan yatırımcı davranışı hareketlerinin, kalite artışı ve standartlaşma ile markalaşma hareketine dönüşmesi şeklinde olmalıdır.
Öyle ki; bu sayılan unsurların geri dönüşümü; işletmeye kar majındaki artış, sektöre de rakip ülkelerle rekabet, kaliteli ve hızlı büyüme şeklinde olacaktır.
O halde Türk Turizmini bir yerlere taşıyacak hareket; Kızılderili ile Ulusal hava durumu servisinin birbirlerinin davranışlarından esinlenerek tahmin yürütmek örneğinde olduğu gibi değil, devlet – yatırımcı / işletmeci işbirliği ile gerçek verilerden hareketle; planlama, programlama ve uygulama şeklinde olmalıdır.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: