Artık parası olan düdüğün sesini değiştiriyor

Ancak son zamanda dünya para politikalarıda sert bir şekilde değişim arz etmeye devam ediyor. Parası olan düdüğünün sesini değiştiriyor, başka türden çalmak istiyor.

Hüseyin Baraner Hüseyin Baraner 05/05/2019 21:35
Artık parası olan düdüğün sesini değiştiriyor

Parası olan düdüğü çalar!

Ancak son zamanda dünya para politikalarıda sert bir şekilde değişim arz etmeye devam ediyor.

Parası olan düdüğünün sesini değiştiriyor, başka türden çalmak istiyor.

Zira küresel, kıtasal, bölgesel ve yerel ekonomi savaşları had safhada. Dünyada çok uzun vadeli planlamalar var:

Çin,  Rusya, Amerika ve Avrupa’nın gizli ve saklı stratejileri var. Ancak bu ülkelerin gündemi bilgi, icat ve patent üzerine yoğunlaştığını herkes biliyor.

Beyin kahramanları revaçta

Çok boyutlu derin araştırmalar, yenininde en yenisi teknolojiler, yapay zeka, robotik üretim ile yeni bir dünya kuruluyor.

Dünya ürettiğinden çok daha fazlasını tüketen ülkelerin tükendiği  bir  dönemece giriyor.

Tüketim bağımlısı romantik kaderci toplumlar şokta.

Bol para devri kapanıyor:

Böyle devam ederse faizler ülkemizde daha da yükselecek, hepimiz boyunu geçecek!

Geçen gün Türkiye’ye beraber geldiğim bir grup yabancı bana,

“Türkiye’de ne kadar çok yeni ve pahalı araba var, herkesin elinde en pahalı telefonlar var, herhalde çok zenginsiniz ?”  diye sordu. 

Ben de “ Bizim gönlümüz zengin” diye cevap verdim. Pek anlamadılar.

En hoyratça tüketen grup ülkelerin lideriyiz

Bugünkü durum itibarı ile, üretmeden küresel marka ürünleri en hoyratça tüketen grup ülkelerin lideriyiz.

Yabancı üreticilerin en sevdiği ülke durumundayız. Sorup soruşturmadan, arayıp araştırmadan, ihtiyacım var mı yok mu – ödeyebilir miyim, ödeyemez miyim? diye sormadan önüne koyanı en hızlı ve en pahalı alan tüketici toplumu olarak, dünya üretim piyasalarında göz kamaştırıyoruz.

Türkiye olarak hem milli geleneklerimize, hem de iman ettiğimiz dinin şartlarına ve öğretilerine tam karşı ve zıt duran inanılmaz vurdumduymaz bir hal içinde dünya İsraf şampiyonuyuz.

Çok dua, az merhamet ve tasarruf modundayız.

Ye, iç, tad, yat, at durumunda…

Ajda Pekkan- İbrahim Tatlıses karışımı bir toplum haline dönüştük: Gözlerimde Gucci gözlükler, elimde Iphonelar, ayağımda kunduralar, kıç cebimde bol taksitli, bol ihtarlı kredi kartları...

Eski zamanların imkansızlıkları, yoklukları bugünün  çıldırtıcı ürün bolluğunun aşırı tüketim dürtüsü bizi arabesk ve  kaderci kılmaya devam ediyor : Şimdi olduğu gibi aniden piyasalar daralınca, işler kötüye gidince, cepler boşalınca başlıyoruz dünyayı lanetlemeye.

Öfke yağmurunda beraberce ıslanıyoruz.

Zeki Müren’in “Kahır Mektubu”ndan rapçilerin “Şımarık Borçlu Sevgilim’e “ kadar giden yolun yeni bir güzergahına adım atmak üzereyiz.

Biz mertebe bekledik, onlar mesafe verdi

Oysa tarihe geçen Türkler’in ve müminlerin hepsi esas zenginliği tevazuda aradıklarını ve  kanıtladıklarını unutmuş gibiyiz.

Tevazu sahibi olmayanların uzun vadede hiç bir yere varamadığı; sadece yol aşındırdığını , trendy luxury pabuç eskitmekten başka ülkemiz ve toplumumuz için sürdürebilir kalıcı değerler yaratamadığını gözlemlesek de pek aldırmıyoruz

Paramız bitince, kalmayınca, elimizden alınınca veya değer kaybedince bizde veriyoruz feryadı : Elimizden biberonu alınmış bebekler gibi ‘Dış güçler’ diye ağlıyoruz.

“Peki kardeşim o pahalı arabayı, bilmem ne kahvesini, o 24 saat elinden düşürmediğin iPhone’unu, sana dış güçler zorla mı aldırıyor, içiriyor, yediriyor ?” diye soruyorum o zaman bende kendi kendime.

“Neredeyse Türk malı kalmadı şanlı Türkiyem’de “ diye mırıldanıyorum klimalı AVM’lerde.

Bazı kendimi tutamayarak, “Türk çayı sipariş ettiğinde küçümseyen bakışlar arasında büyüyen çocuklarımız bizi neden rahatsız etmiyor  hala?” diye laf atıyorum, arkadaşlarıma.

Köy pazarlarından alışveriş yapmaya utanan AVM çocuklarını kim bu hale getirdi?

Şatafatlı benzin istasyonlarında 100 çeşit yabancı  içecek içerisinde bir Türk ayranını bile satın alamıyorsunuz çoğu yerde.

Her benzin aldığımda hiç suçu olmayan kasiyerleri istemeyerek şikayetlerim ile üzüyorum.

Bazı kasiyerlerde  bana üzülerek “Efendim biz ayran satmak  istiyoruz , ancak anlaşma yaptığımız şirketler koydurmuyor “ diye cevap veriyor.

Neyse, buradan bütün kasiyerlerden gerçekten çok özür diliyorum: Beni affedin, biraz asabiyim.

Niye para biriktirip Amerikan kahvesi içen gençlik yetiştiriyoruz?  Neden annesinin kredi kartı ile Amerikan Pie için kuyrukta bekleyen kızlarımızın sayısı çoğalıyor.

Yoksa Türkiye’de anne babaların dış  güçler ile gizli işbirliği mi var?

Çobanlarımız Konya yolunda 7 TL’ye sırf boya, gaz, şekerden oluşan bir yudumluk BULL içiyor.

Artık eski tüketim alışkanlıklarımız ve üretim/ tüketim politikalarımızın paradigmaları değişmeli. Yeni seçilen belediye başkanlarımız, kendi sınırları içinde  yerel ürünleri mutlaka vitrinlere sokacak çalışmaları başlatmalı.

Yerelde Köy Açılımı’nın tam zamanı

Belediye başkanlarımız köyleri şehre, şehirleri köylere taşısınlar.

Köylere alışveriş için haftada bir otobüs kaldırsınlar.

Zira kapıdaki tehlike çok büyük.

Türkiye’nin büyük bir ' U dönüşü' yapması ivedidir, kaçınılmazdır.

Yerel ekonomiyi destekleyen yerel üretim/tüketim dengesi- düzeni sağlanmadan, ulusal ekonomi hiç bir zaman düzelmeyeceği için, bazılarımız zaten üretmeden sponsorlu yaşam sürüyoruz .

Ya aileden, ya belediyelerden, ya devletten - kurum kuruluşlardan, yada eşten dosttan destek almadan ayakta durabilenlerin sayısı yine azalmaya başladı güzel ülkemde.

Dünya ekonomi ve finans guruları, aşırı ve kontrolsüz abartılı tüketimin bazı ülkeleri içeriden çok yönlü çürütebileceğine işaret ediyor.

Sağlıksız, gereksiz, pahalı, üstüne üstlük bir de yabancı ürünler ile aşırı tüketim birleşince, ülke ekonomisinin damarlarında kireçlenmeler başlıyor.

Ülkemiz şu an çok yönlü enerji kaybediyor

Ülkemiz şu an çok yönlü enerji kaybediyor: Değer üretmiyor, borç büyütüyor.

Standby durumda bir türlü havalanamayan uçak gibiyiz. Bütün depoyu  piste pozisyon aramak ile bitirdik .

Radara hep başka uçuş rotası bildirdik : Nereye gideceğimizi halen tam bilmiyoruz.

Soruyorum size? Milli biletimizde hangi rota, hangi varış noktası yazılı? Bileniniz varsa bana özelden yazsın.

Zamanın bilim / sosyal ve kültürel donanım gereksinmelerine ve standartlarına içeriği uygun olmayan eğitimin ışığında , aşırı israf ve abartılı tüketim dürtüsü aşılanan ve artık bırakın şehirleri, köylerde bile yanlış beslenen, ruhen ve bedenen yeniden formatlanan Türk insanı, yani bizler ne kadar mutlu olabiliriz ki o varacağımız yeni limanlarda.

Borçlarımızı nasıl ne zaman, hangi kazançlar ile ödeyeceğiz?

Şimdi yeni seçilmiş belediye başkanı dostlarımdan  ricam:

“Çabuk olsun, yamuk olsun, benim adım konsun” geleneğinden vazgeçip; bilgi/tecrübe liyakat paylaşımı ile daha kurumsal ve sürdürülebilir bir yeni bir yerelden kalkınma, yerelden zenginlik seferberliği başlatanlar bugün olmasa da tarihte hep anılacaklardır.

Çok nitelikli ve yetenekli yerel insan zenginliğimiz var: Kullanalım!

Değerli Belediye Başkanlarım,

Gelecek beş yıl ülkemizin geleceği için çok çok önemli: Yerel kaynakların tükendiği, fauna flora dengesinin ciddi bozulduğu , beton tarlalarında büyüyen çocukların şahitliğinde kimsenin yaptığı işten-güçten yüzde yüz emin olmadığı bir zamanda, biricik Türkiye’mizin geleceğini yerelden yeniden sağlam perçinleyerek,  “Yerel Halk Sanayisi” yaratarak, yerel yatırım bankaları gibi cesaret gerektiren yeni yapılar ile yeni bir icraat hattı yaratarak, sürdürülebilir toplumsal geleceğimizi garanti altına alalım.

Ödenebilir borç yiğidin kamçısıd , ödenemez aşırı borç gelecek nesillerin hançeridir.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.