2020 turizm sezonu mu?

Sektör olarak turizm; her ne kadar kırılganlık niteliğinin ön planda olması nedeni ile belirsizlik arz ederek, tutarsızlığını korusa da, Türkiye’nin en stratejik sektörüdür.

Osman Ergin Osman Ergin 23/07/2020 10:52
2020 turizm sezonu mu?

Turizmin bu ülkemizdeki stratejik önemine binaen; Türkiye’de turizm yatırımcı ve emekçileri olarak, 2019 turizm sezonunu geride bırakıp; göstergelerden hareketle yeni yıla olağanüstü umutlarla girerken, 2020 turizm sezonuna da büyük beklentiler ile merhaba denileceği ümit ediliyordu ki… Her sezon öncesi kronikleşen farklı bir olumsuzluğun yaşanması gibi; hemen 2020 yılı başında da; bu sefer tüm beklentiler pandemi ile ters yüz oluverdi. Lakin bu sefer olumsuzluklar sadece Türk Turizmi ve Türkiye ile sınırlı kalmayarak, tüm dünyayı sarmakta ve ülkeleri birer birer vurmakta gecikmedi.

Oysa; yaz için programlarını çoktan yapmış olan yabancı ziyaretçiler ile, erken rezervasyonlarını yıllık izin tarihlerine göre ayarlama çabasındaki yerli ziyaretçilerden geriye devletin ve yatırımcının aldığı her türlü önlem ve emekçinin umutla harcadığı her türlü çabaya rağmen şu an ortada ne turizm, ne de sezonu kaldı. Hal böyle olunca da; an itibari ile de Türk turizminin 2020 yılından bahsetmek için önce turizm sezonu demeli mi? Yoksa dememeli mi? konusunu iyi irdelemek ve değerlendirmek konusu gündeme geldi.  

Öyle ki; gazetelerde geçen yıl; “Dünya Turizminin Üç Katı Büyüme Gösteren Türk Turizmi, 2020’de de Akdeniz Çanağının Öne Çıkan Ülkesi Olacak.”  Ve benzeri başlıkları atılırken; Cumhurbaşkanlığı da programına aldığı 2020 yılı turizm sezonu için; sektörde yapılacak çalışmalar ve hedefler doğrultusunda, 2020’de turizm gelirinin 40 milyar doları aşacağı tahminini yaparak, toplam ziyaretçi hedefini de 51 milyon olarak belirlemişti.

Fakat şu an 2020 turizm sezonunun tam da ortasında iken görülen o ki; Güvenli Turizm Sertifikasının mucidi olan ülkemizde; tesislerin almış olduğu olağanüstü güvenlik önlemlerine rağmen; tesislerde konaklayan misafir sayısı, istihdam edilen personel sayısının altında kalmaktan öteye geçememektedir. Personellerini bir umut ile işe çağırarak, kısa çalışma ödeneğinden vaz geçen tesisler istediği doluluğa ulaşamama nedeni ile her ne kadar arzu etmeseler de; maliyet gözetmek zorunluluğu ile personel çıkışı yapamadıklarından ekstra personel maliyetlerine de katlanmak zorunda kaldıkları bir gerçektir. Bu durumda; açılmayan tesislerin kısa çalışma ödeneği bir ay daha uzatılırken, kadrolu personeline sahip çıkmak ve ekonomiye katkı sağlama gayreti ile risk alarak turizm faaliyetine start veren tesislere her hangi bir teşviğin sağlanmaması da adeta ceza niteliği taşımaktadır. Gelinen noktada; tesisler maliyetlerle boğuşmak durumunda kalarak, çözüm arayışına devam etmekte ve bir yandan personelini kaybetmeme, bir yandan da gelir elde edememe girdabında henüz bir çıkış yolu bulamamaktadırlar. 

Sonuç olarak; yeni normalleşme ile açılan tesisler birer marifet örneği sergilemiştir ve marifet te iltifata tabidir. Bu nedenle; devletin ilgili kurumları da iltifat olarak; şu an içerisinde bulundukları durumda açık tesislerin yanında durmalı ve gelecek dönemler için de güven telkin etmelidir. Zira; 2020 yılı turizm açısından her ne kadar kayıp bir sezon olsa da; gelecek yıllar açısından ümit vadetmeye devam etmekte olup; diğer ülkelere örnek olacak seyahat ve güvenlik planlamaları ile tatilcilerin tercihleri yine Türkiye olacaktır.


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Tüm güncellemelerden e-posta yoluyla haberdar olun.