Turizmi konuşmanın tam da sırası

lkenin böylesine sancılı bir döneminde turizme kafayı takmak yersiz gibi görünse de, otelcisinden acentesine, ulaşım hizmetlerinden rehberlik hizmetlerine, servis elemanlarından esnafına ne kadar çok insanın olumsuz etkilendiğine bakınca, tam da turizmi konuşmanın sırası aslında.

31/12/2019 23:40
 Turizmi konuşmanın tam da sırası

Melis Alphan-Hürriyet

Türkiye'nin "her şey dahil" turizmden uzaklaşıp ülkeye para bırakacak turistleri çekme amacıyla inanç ve doğa turizmine ağırlık vermesi gerektiğini yazmıştım. Ülkenin böylesine sancılı bir döneminde turizme kafayı takmak yersiz gibi görünse de, otelcisinden acentesine, ulaşım hizmetlerinden rehberlik hizmetlerine, servis elemanlarından esnafına ne kadar çok insanın olumsuz etkilendiğine bakınca, tam da turizmi konuşmanın sırası aslında.

Ülkenin batısında hâl böyleyken, doğusuna baktığımızda çok daha karanlık bir tabloyla karşılaşıyoruz. Ülkenin doğusuna neredeyse hiç tur yok; oralarda turizm bitti. Tur şirketleri Mardin, Van ve Doğu Beyazıt’a artık turist götüremiyor, Mardin’de turizmle uğraşanlar çok zor durumda.

Eskiden Türkiye’nin doğusuna Ermeni mirası turları yapılır, Malatya, Elazığ, Harput civarında çok dolaşılırdı. Doğu’da hâlâ görülecek Ermeni köyleri var ama insanlar korkuyorlar şimdi oralara gitmeye. Doğu Anadolu’da muazzam güzellikte yürüyüş rotaları da var. Giden bilir, bölgenin doğası ve havası da şahane.

Maalesef buralarda doğa turizmi de bitmiş vaziyette. Bölgesel gelişmişlik farkının en aza indirilmesi yolunda turizmin önemi büyük. Buralarda hayatın olağan akışına dönmesi kalkınmak için de elzem. Güçlü bir ekonominin hayalini kurarken, bu unutulmamalı.

İnanç ve doğa turizminin yanında, turizmin ülkeye para bırakan üçüncü bir ayağı ise kısa şehir turları. 7-8 yıldır Türkiye bu anlamda çok popülerdi. THY’nin pek çok ülkede güçlü olması dolayısıyla İstanbul ciddi anlamda bir merkez olmaya başlamıştı. Mesela, Los Angeles’tan Sicilya’ya gitmek isteyen turistler daha çok para ödeyecekleri Avrupa aktarmaları yerine İstanbul’dan aktarma yapabiliyor, bu arada 2- 3 günü İstanbul’da geçirebiliyor, bazen günübirlik Efes’e gidebiliyordu. Bu yıl bunun tamamını kaybettik.

Önceki yıllarda insanların kısa şehir turlarında Türkiye’ye yönelmesi için biz ülke olarak çok bir şey yapmadık aslında. Conde Nast Traveller, Travel & Leisure gibi seyahat dergileri İstanbul’u parlattı. Bizim bu konuda da potansiyelimizi değerlendirebildiğimiz söylenemez. New York ve Paris gibi şehirlerin Hollywood aracılığıyla nasıl tanıtıldığını görüyorsunuzdur.

İstanbul ara sıra filmlerde kullanılsa da, devlet bu konuda toptan kolaylaştırıcı bir düzenleme yapmıyor. 2012’de ünlü yönetmen Christopher Nolan’ı gezdiren tur rehberi Mert Taner, “Türkiye’de film çekilebilecek alanları araştırmak ve destek almak istedi. Turizm Bakanlığı’na 20 tane yazı yazdık. Sadece THY ‘Biletleri yarı fiyatına veririz’ dedi, o kadar” diyor ve Nolan’ın eli boş döndüğünü söylüyor.

Pek çok ülkede, film çekmek isteyen yabancılara her türlü kolaylık yapılıyor. Çünkü sinema çok yaygın ve güçlü bir tanıtım aracı. Bizde yıllardır bu konuşulur ama değişen bir şey olmaz.

 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.