İşte turizmi kurtarmak için atılması gereken adımlar
190 Euro olan oda fiyatlarının 45-50 Euro'ya kadar indiğine dikkat çeken otelcilere göre asıl sıkıntı kasımda yaşanacak.
Cari fazla veren sektörlerin başında gelen turizm sektörü için tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Sektörde sıkıntıların ilk emareleri 2013 yılında görülmeye başlasa da Rusya ile yaşanan siyasi kriz ve ardından yaşanan terör olayları sektördeki sıkıntıları da derinleştirdi. Sadece kongre turizmi için bakıldığında tablo daha net görülüyor. 2014 yılında kongre turizminde dünya 6’ncısı olan Türkiye, bu yıl 66’ncı sıraya gerilemiş durumda. Turizm sektörü temsilcileri ‘Elimizde iptal edilecek kongre bile kalmadı’ diyor. Rusya ile yaşanan krizin ardından çıkartılan birtakım düzenlemeler de sektörün derdine çare olmadı.
Temsilciler bu konuda, “İş yapmanın gereğini yapmayan kişiler ödüllendirildi. Teşvik adıyla yapılan düzenlemede SGK ve vergisini ödemeyen kişiler için öteleme getirildi. Zamanında ödemelerini yapana kolaylık sağlanmadı” ifadelerini kullanıyorlar. Sektör temsilcileri bugün acil önlem alınmaması halinde asıl sıkıntıyı kasım ayında yaşayacaklarını belirtirken, gerekli düzenlemelerin yapılması durumunda işlerin en erken 1.5 yıl sonra düzeleceğini kaydediyor.
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) yönetimi sektördeki sıkıntıları, beklentilerini ve çözüm önerilerini Dünya’ya anlattı. Toplantıya, TÜROB Başkanı Timur Bayındır, TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir, Başkan Yardımcısı ve Eresin Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Müberra Eresin, Başkan Yardımcısı ve Hilton Worldwide Türkiye Bölge Müdürü Armin Zerunyan, Genel Sekreter ve The Marmara Taksim Genel Müdürü Uygar Koçaş, Yönetim Kurulu Üyesi ve NG Hotels İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, Yönetim Kurulu Üyesi ve WOW İstanbul Hotels & Convention Center Genel Koordinatörü Ziya Cihan ile Yönetim Kurulu Üyesi ve Divan Otelleri Danışmanı Dr. Faik Öztunç katıldı.
Toplantıya katılan otelcilere göre sektör için son açıklanan düzenlemeler teşvik değil, işini düzgün yapanlar için ceza niteliğinde… Ötelenen kredilerin yüzde 50 yukarı çıktığını aktaran sektör temsilcileri aynı zamanda SGK primlerini ve vergilerini ödemeyenler için erteleme getirildiğini hatırlattılar. SGK ve vergilerini ödemiş olanlar için herhangi bir düzenleme olmadığını belirten temsilciler, “Evini satıp, vergisini, personel maaşını ödeyenler var” dediler. Otomotiv sektörüyle kendilerini kıyaslayan otelciler, otomotivde bir sorun olduğunda bir daha gündeme gelmeyecek şekilde bu sorunun çözüldüğünü fakat turizm sektöründe bu işlerin bu şekilde olmadığını söylüyorlar.
‘Kapıyı kapatıp, tadilattayız diyecekler’
Sektör temsilcilerine göre pratikte, sektör için birçok imkan varken, bunlar seferber edilmiyor. Sektör temsilcilerine göre sektörün acil kana ihtiyacı var. Toplantıya katılanlar hep bir ağızdan aynı uyarıda bulunuyor; “Acil önlem alınmazsa şehir otelcileri 12’nci ayı göremeyecek. Kapıyı çekip, tadilata girdim diyecek.”
TÜROB’un yönetim kurulu 15 kişiden oluşuyor. Üyelerine bakıldığında ise, Türkiye’deki neredeyse tüm otelleri temsil ettiğini söylemek mümkün. Temsiliyet oranı yüzde 80 civarında. Buna karşın TÜROB üyeleri bir teşvik hazırlığı yapılırken kendilerine danışılmadığından şikayetçi. Danışılsa çıkan teşviklerin içeriğinin çok daha farklı olacağı konusunda hemfikirler. Rusya ile yumuşayan ilişkiler ise TÜROB üyelerinin aktardığına göre kısıtlı bir bölge için çare olacak.
Çünkü Antalya otelciliği ve şehir otelciliğinin dinamikleri farklı. TÜROB üyesi turizmcilere göre ülkenin güneyindeki kıyı bölgeleri şanslı. Charter seferler bu bölgelerdeki turizmciler için son derece güzel. Buna karşın charter seferlerin şehir otelleri için bir faydası yok. İstanbul’a inecek charterlar sadece Laleli’ye benzer bölgelerdeki esnafl arın yüzünü güldürecek. Öte yandan İstanbul’a inen uçaklar için turizm desteği olmaması da önemli bir sorun.
Turizm sektörü için had safh ada olan problemler olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri, güvenlik sorununun önemli bir konu olduğunu belirttiler. Uluslararası konferansların ve kongrelerin hiçbirinin Türkiye’ye gelmeyeceğini belirten sektör temsilcileri, 2014 yılında Türkiye’nin kongre turizminde dünyada 6’ncı sırada olmasına karşın bugün 66’ncı sıraya gerilediğini aktardılar. Sektör temsilcileri Türk turizmini asıl kalkındıran konunun bu kongre ve konferanslar olduğunu dile getiriyorlar.
Turizm sektörünün, Türkiye’nin dış ticaret açığının yüzde 50’sini kapatma potansiyeli olduğunu anlatan sektör temsilcileri, işlerin yolunda gittiği dönemde kendilerine koydukları hedefin 2023 yılında dış ticaret açığını tamamen kapatmak olduğunu bildirdiler.
4 Milyon Dolar için algı yönetimi yapılamadı
Özellikle şehir otellerinin geçtiğimiz yılların bu dönemlerindeki doluluk oranları yüzde 95’leri görüyordu. Bu yıl ise otel doluluk oranları yüzde 30- 35’ler seviyesinde. Yine de turizmciler en kötünün bu olmadığı konusuna dikkat çekerek uyarıda bulunuyorlar; “Eğer önlem alınmazsa bu doluluk oranları kasım- mart döneminde nerelere inecek?” Turizmciler bu kadar kötü bir dönemi ancak savaşların olduğu zamanlarda yaşadıklarını ifade ediyorlar.
Rusya ile işlerin düzelmesi de çare olmayacak. Çünkü Rus turistlerin tatillerini geçirdikleri yer Türkiye’nin güney sahilleri. Şehir otelleri için ise çok fazla bir etkisi olmuyor. Bu otellerin asıl müşterisi kongre turizmine gelenlerin ardından özellikle Avrupalı, ABD'li ve Uzakdoğulu turistler. Bu turistler İstanbul’a inseler de daha sonra kültür turizmi kapsamında Kapadokya, Şanlıurfa, Nemrut Dağı gibi bölgeleri de ziyaret ediyor.
İlk büyük çaplı terör saldırılarının ardından uluslararası bir ajansla imaj düzeltme, kötü etkileri silme adına görüşmeler yapılmış. Bunun turizmi kurtaracağı düşünülse de gerekli bütçe bulunamadığı için ajans ile anlaşma sağlanamamış. Anlaşmanın o dönemde sağlanması için Türkiye’nin ödemesi gereken para ise sadece 4 milyon dolarmış. Aynı ajans ile görüşmeler hala devam ediyor.
Turizm sektörü temsilcileri bugün gerekli adımların atılmaya başlaması halinde işlerin en iyi ihtimalle 1.5 yıl sonra düzeleceğini kaydediyorlar. Turizmciler uluslararası şirketlerlerle anlaşılıp, uluslararası algı yönetimi yapılması halinde işlerin düzelebileceğine dikkat çekiyorlar. Turizmciler için 2012 en son iyi yıl olurken, bugün için asıl tehlikelerinden biri de ortalama oda fiyatlarındaki düşüş. Geçen yıllarda 180- 190 eurolarda olan ortalama oda fiyatları, bu yıl bazı yerlerde 45- 50 eurolara kadar düşüyor.
Sektörü kurtarmak için atılması gereken adımlar
1- Konaklama sektörü çalışanlarına ilişkin olarak başta “Kısa Çalışma” seçeneği olmak üzere esnek çalışma modeli en kısa süre içinde hayata geçirilmeli.
2- Kültür ve Turizm Bakanlığının “Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na” alınması, sektörün sorun ve beklentilerinin iletilmesi ve çözüm üretilmesi açısından yararlı olacak.
3- Charter havayolu şirketlerine sağlanan 6 bin dolar tutarındaki desteğin, destinasyon ayrımı yapmaksızın başta İstanbul olmak üzere tüm bölgelerimize yıl boyunca uygulanması sağlanmalı.
4- Mevcut borç stoku ve sermaye akışının normale dönmesinin sağlanması amacı ile düşük faizli ve uzun vadeli işletme kredilerinin kullandırılması sağlanmalı.
5- SGK ve Muhtasar ödemeleri 01.01.2018 tarihine kadar faizsiz olarak ertelenmeli. Sosyal Sigorta Primlerinin yüzde 50’si 2017 yılı sonuna kadar “İşsizlik Fonu” veya Hazine tarafından karşılanmalı.
6- Tanıtım çalışmalarının, imaj geliştirme ve halkla ilişkiler faaliyeti ile desteklenmesi önem taşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda tek elden ilgili her bir ülke bazında o ülkeden gelebileceklerin beklentilerini öne çıkaran tanıtım/pazarlama sağlanmalı.
Timur Bayındır
Turizmde destek, teşvik yok. Evini satıp vergisini ödeyen arkadaşlarımız var. Vergisini ödemeyenlere öteleme getirildi. Ödeyenler ne olacak?
Müberra Eresin
Yurtdışında farklı bir resim görülüyor. Algı yönetimi yapılmalı ama Ticaret Odası, Bakanlık, Belediye bir araya gelip ‘şöyle yapalım’ diye anlaşamıyorlar.
Armin Zerunyan
Geçtiğimiz yıllarda aldığımız kongreler Amsterdam, Paris gibi şehirlere gitti. Güvenlik sorununun kalkması lazım. Adamlar bizimle görüşmüyor.
İsmail Taşdemir
Trabzon’a ve Karadeniz’e Ortadoğuluların ilgisi var. Oteller de az olduğu için doluluk oranı yüksek. Yine de geçen yıla oranla orada da yüzde 30 azalma var.
Faik Öztunç
Turizmciler ihracatçı sayılmıyor. O kadar döviz getiriyoruz. Türkiye’nin cari açığının yarısını kapatabilecek bir sektörüz. Nasıl ihracatçı sayılmayız?
Uygar Koçaş
Dünyadaki en lüks segmentteki markaların bulunduğu tek şehir İstanbul olmak üzereydi. Paris’te bile böyle bir şey yok. Şimdi bu rekorun gerisinde kaldık.
Hediye Güral Gür
Turizm sektörünün direkt ilişkili olduğu Türkiye’de 52 sektör var. Şimdi bizim sektörümüzde yaşanan sıkıntılar o 52 sektöre de yansıyor. Hepsi bunu hissediyor. ,
Ziya Cihan
Fuara gelen işadamları iş yaptığı için terörden filan korkmaz normalde. Fuara gittiği ülkedeki durumu bilerek gidiyorlar ama onlar da bıçak gibi kesildi.
Beyoğlu otellerini en çok bankacılar ziyaret ediyor
Turizmciler, sektör için alınan kararlara bakıldığında sadece Antalya bölgesinin göz önüne alındığını belirtiyorlar. Antalya’daki turistin, sadece o bölgede konaklayıp geri döndüğünü aktaran sektör temsilcileri, İstanbul’a gelen turistin ise Kapadokya, Kayseri, Bursa, Konya, Antalya gibi bölgeleri de ziyaret ettiğini kaydediyor. ‘İstanbul turizmi ölürse, tüm Türkiye turizmi ölür’ diyen turizmciler, sadece Antalya’nın kalkındırılmaya çalışılmasının yanlış olduğunu vurguluyorlar. Charter konusunda da sıkıntıları var turizmcilerin. Antalya’ya giden charter seferleri için devletin 6 bin dolar destek verdiğini hatırlatan temsilciler, İstanbul’a inecek charter seferleri için de aynı desteği istediklerini fakat alamadıklarını anlatıyor.
Bugün Beyoğlu bölgesindeki otel doluluk oranları yüzde 20’lere kadar gerilemiş durumda. Bu bölgedeki otellerin bugünlerde en sık ziyaretçileri ise bankacılar olmuş. Kredi almış olan otel işletmecileri sık aralıklarla bankacıları ağırlıyorlar. Bunun nedeni olarak ise sektörün durumu nedeniyle ‘bankacıların kredinin geri dönüp dönmeyeceğini denetlemesi’ olarak gösteriliyo
Turizm konusunda yerinden yönetim olmalı
Turizm konusunda tüm bölge ve illerin sorunları farklı. Bu nedenle turizmciler yerinden yönetim olması konusunda ısrarcı. Bakanlığın üst düzeyde kontrol eden bir birim olması gerektiğini kaydeden turizmciler, sektör için devletin yeniden organize olarak bu sektördekileri rahatlatması gerektiğini ifade ediyorlar. İstanbul, Mardin, Antalya, Kapadokya gibi yerlerin sorunlarının farklı olduğunu anlatan sektör temsilcileri, bunların aynı kefede değerlendirilemeyeceğini anlatıyor. Turizmciler, Kapadokya örneğini vererek, buranın kendine has olduğunu ve Japonya’dan turist beklediklerini bildiriyor.
Buna rağmen Kapadokya turizmine farklı bir yaklaşım getirilmediğini savunan sektör temsilcileri, “Uzmanlık gerekiyor artık. Bu çok geniş ve iddialı olduğumuz bir alan. Net katkı yaratan bir sektör. Ama İstanbul başlı başına bir başlık. İstanbul kendi başına bir Çek Cumhuriyeti ya da Avusturya’ya eşittir büyüklük olarak. Fakat o ülkelerin çok daha gelişmiş bir turizm alt yapısı var. Bizim turizm içn İstanbul’u tek başına ele almamız gerekir her anlamıyla. Ankara’dan yönetilemez, bu şekilde olacak iş değil” ifadelerini kullanıyorlar.
Turizmciler KDV ve haksız rekabetle zorlanıyor
Kültür ve TurizmBakanlığı’ndan belgeli 1’inci sınıf lokantalar ve 3 ve üstü yıldızlı oteller ile tatil köylerinin lokantalarında KDV oranlarının yüzde 8’den tekrar yüzde 18’e çıkarılması turizmcileri zora sokuyor. Otelde konaklamayan bir kişinin otel lokantalarını kullanması ya da bir organizasyon yapması halinde fiyatlara bir de yüzde 18 KDV yansıyor. Bu da otel fiyatlarını yükseltirken, turizmcilerin rekabetçiliğini düşürüyor. Yurtdışında ise turizmciler genel olarak düşük vergi oranları ile avantaj sağlıyorlar. Türkiye’de KDV’deki bu durumun haksız rekabet oluşturduğunu belirten turizmciler, KDV oranlarının tekrar yüzde 8’e indirilmesini talep ediyor.
Kayıtdışı evler turizmciye de güvenliğe de darbe vuruyor
Türkiye’de tahmini olarak 15 bin civarında evin kayıtdışı olarak günlük kiralandığı düşünülüyor. Bu kaçak otelcilik faaliyeti sektöre rekabet konusunda darbe vururken, terör ve güvenlik zaafiyetlerine de davetiye çıkarıyor. Yaşanan terör olaylarının ardından bir çok aranan şüphelinin bu tip evlerde konakladığı sonucuna ulaşıldı. Bu konuda turizmcilerin yapılmasını istediği 2 ana husus var. Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesine ‘Niteliği gereği geçici kullanıma özgülenmiş taşınmazların altı ay ve daha kısa süreyle kiralanmalarından elde edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradı olarak değil, ticari kazanç hükümlerine göre beyan ve vergilendirilir” düzenlemesinin getirilmesi konuyu bir nebze çözüme kavuşturabilir.
Ayrıca Kat Mülkiyeti Kanunu 24’üncü maddesine “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamına giren gayrimenkullerin, tapu kütüğünde mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde işyeri açılması, niteliği gereği geçici kullanıma özgülenmiş taşınmazların altı ay ve daha kısa süreyle kiralama faaliyetlerinin yapılabilirliği hususunda kat maliklerinin oybirliği ile karar alması şarttır” şeklinde düzenlemesiyle , tüm yetkili merciler ile ilgili kişiler açısından bu faaliyetin gerek kayıt içine alınmasını, gerekse tabi olması gereken mevzuat açısından denetiminin eksiksiz ve kuşkusuz bir şekilde yapılmasını sağlayabilir.
Yüzde 80 doluluk olmadan yeni otele izin verilmesin
Şehir otelleri için bir odanın para kazanır vaziyete gelebilmesinin yolu 270 geceleme yapılması. Bu da ortalama 95 100 kişiye denk geliyor. Fakat bu sayının yakalanması şöyle dursun, aksine azalıyor. Bunun nedeni olarak ise plansız şekilde birbiri ardına açılan oteller gösteriliyor. Her yeni otel müşteri bulabilmek adına fiyat kırıyor, bu da fiyatları da aşağıya çekiyor. Birçok ülke ise bunun çözümünü bulmuş. Özellikle İstanbul gibi şehirlerde otel yapımına sınır getiriyorlar.
Otellerin doluluk oranı yüzde 80’i bulmadan, yeni otel yapımına izin verilmiyor. Türkiye’de ise her bina otele dönüştürülebiliyor. Ayrıca mevcut duruma rağmen yeni oteller de birbiri ardına yükseliyor. Barselona’da oda fiyatları çok yüksek seviyelerde. Fiyat dengesini koruyabilmek adına yüzde 80 doluluk oranı şartını en titiz şekilde gözeten şehir. Turizmciler aynı şartın İstanbul için de uygulanmasını istiyor.
Personel sayısı yüzde 45 azaldı
Turizmde yaşanan sıkıntılar istihdama da yansıyor. İstanbul’daki otellerin personel sayısında minimum yüzde 45 azalma var. Bugün için bu farkedilmese de turizmcilere göre gelecek dönemde bunun ciddi birtakım sosyal problemlere yol açabileceği ifade ediliyor. İşsizlik maaşı için bir kişinin aralıksız 600 gün çalışmış olması şartı var. Sektördeki çalışanlarda ise özellikle yiyecek içecek kadrolarında büyük bir sirkülasyon yaşanıyor. Bu nedenle bu kadrolarda çalışıp da şimdi iş bulamayanların büyük kısmı işsizlik maaşı da alamayacaklar. Turizmciler bu konuya dikkat çekerek, istihdam konusunda önlem alınması gerektiğini bildiriyor.
Buna karşın daha önce istihdamı teşvik için yapılan düzenlemenin sektöre hiçbir şekilde katkı vermediğini belirtiyorlar. Düzenlemede 9 ay çalıştırılıp işten çıkarılanların tekrar işe alınması halinde, 9 ay SGK’sını işveren öderse, 3 aylık dönemi ise devlet karşılayacak. Sektörde genelde 2 farklı çalışma süresi var; ya dönemlik olarak 6 aylık istihdamlar ya da tam zamanlı istihdam.
Gezi olayları ile sektör için kötü gidişat başlamış. O dönemde turizmciler müşterilerinin yüzde 60- 65’ini kaybedeceklerini düşünmüşler. Bugün gelinen noktada ise kayıp yüzde 80- 85’leri bulmuş durumda. Türkiye’deki 52 sektör turizm ve turizmciden gelir elde ediyor. Bu sektörlerin tamamında sıkıntı kendini hissettiriyor. Hatta bu sıkıntıyı ilk hisseden ve işsizlik nedeniyle gösteri yapanlar domates üreticileri oldu.
Oteller domates alımını yüzde 60 kadar düşürünce, üreticiler bunun etkisini hemen hissetmişler. Mevcut problemlerin her zaman olduğunu kaydeden turizmciler, büyümenin olduğu dönemlerde yapısal problemlerin görmezden gelindiğini ifade ediyorlar. İşlerin zora girmesiyle bu sıkıntıların daha çok görüldüğünü kaydeden turizmciler, acil tedbirler alınmaması halinde turist getiremeyeceklerini anlatıyorlar.
Önemli haberleri kaçırma!
E-posta bültenine abone ol: