Hanımefendi ve beyefendilere hizmet eden, hanımefendi ve beyefendiler!

Geçmişe göz atalım; Turizm sektörünün önemli isimlerinden Sayın Avni Aker ile samimi söyleyişi.

Özgür Sarıbaş Özgür Sarıbaş 31/12/2019 23:40
Hanımefendi ve beyefendilere hizmet eden, hanımefendi ve beyefendiler!

Röportaj: Özgür SARIBAŞ

Hem tecrübesi, hem de eğitimci yönü ile yazımda hocam olarak da değineceğim Sayın Avni Aker ile birlikteydim.

Kendinizi bize kısaca tanıtabilir misiniz?

1946 yılında Trabzon’da doğdum. Adını gururla taşıdığım dedem Hüseyin Avni AKER (1889-1944) Trabzon’da öğretmen okulunu bitirip, daha sonra İstanbul’da Çapa Öğretmen Okulu’nda, Beden Eğitimi Öğretmenliği eğitimi almış. Trabzon’ a büyük hizmetleri bulunan bir spor gönüllüsü. Trabzon Lisesi’nin ilk beden eğitimi öğretmeni, aynı zamanda Beden Terbiyesi İl Müdürü. Trabzon’da kulüpler kurulmasına öncülük etmiş. Birçok gencin çeşitli spor dallarında yetişmesinde emeği var. Trabzon’a futbol sahasını kazandırmış, o dönemde sporla ilgili her etkinliği düzenlemiş bir kişi. Yıllar sonra, 1980’de arkadaşları ve öğrencileri stadyuma onun isminin verilmesini sağladılar.

Turizm Sektörüne başlangıç hikâyenizden söz eder misiniz?

İstanbul’da Avusturya Lisesi’nde okudum, orada Almanca ve İngilizce öğrendim. Yaz aylarında öğrendiğim yabancı dilleri geliştirmek için arkadaşlarımla araştırmalara yöneldik. Turizm sektörüne ilk atılışım 1963 yılında, 17 yaşındayken, Ataoğlu Seyahat Acentesi ile başlıyor. Daha sonra Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nda, yabancı dil bilgisi ve genel kültür ağırlıklı,  sınavda başarılı oldum. Kursa devam ettim,  Amatör Öğrenci-Gençlik Rehberi oldum.

Ankara Caddesi’nde eski Hürriyet Matbaası’nın karşısındaki binada turizme adım attım.  TMTF binasının giriş katında, turizm biriminde görev yaptığım yıllarda yurtdışından gelen öğrenci ve gençlere danışma ve gezi hizmetleri veriyorduk. Orada iki yaz görev yaptım. Deneyimli abi ve ablalarımızdan turizme, rehberliğe, seyahat ve gezi organizasyonuna ilişkin hemen hemen her şeyi öğrendim.  !966 yılında, 11.TMTF Uluslararası Gençlik Festivali’nde görev aldım. Alman Gençlik Senfoni Orkestrası’nın Anadolu konserlerinde rehberliklerini yaptım. Federasyon’un Ankara ofisinde de bir dönem turizm bölümünde görev yaptıktan sonra, 1967 yılında İstanbul’da yeni açılmış olan Tecmen ailesine ait Kalyon Oteli Restoran’ında kasiyer olarak ilk profesyonel işime başladım. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi sınavını kazanarak derslere devam ederken, otelde de çalışmalarım sürüyordu. İktisat Fakültesi’nde çok değerli hocalarımız oldu. Onlar sayesinde iş yaşamımda zorlukların üstesinden gelebildim. Onların derslerde verdikleri örnekler ve anlattıkları benim iş yaşamıma yön verdi. İlk sömestrde Sosyoloji dersinde hocamız, Doç. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in bir araştırma yapma ödevi verince, “Şile’de Turizmin sosyolojik ve ekonomik hayata etkileri üzerine” bir araştırma yaptım. Bu ödev bana araştırma konusunda farklı bir deneyim kazandırdı. “Daha sonra Kalyon Oteli’nde Resepsiyonist olarak çalıştım. 1971 yılında İstanbul Üniversitesi’nde çıkan olaylar nedeniyle eğitim durunca, Ege Bölgesini gezdim, Kuşadası, Bodrum’a ve Marmaris’e gittim. 1972 yılında ise Turizm Bankası’nın Marmaris Tatil Köyü’nde resepsiyon şefi olarak göreve başladım.  Temmuz ayında, 26 yaşında İşletme Müdür Yardımcılığına atandım.

Kışın Tatil Köyü’nün kapalı olduğu dönemi de değerlendirip, konaklayanların kayıt kartlarını incelemeye başladım. Misafirlerin hangi kentlerden geldikleri, meslekleri, eğitim düzeyleri  gibi, sınıflamalara tabi tutarak  istatistiki bilgiler çıkardım. İşletme Müdürüm Hayret (Türel) Bey’le birlikte bu verileri inceledik, değerlendirdik. Bizde kalan misafirler içinde bankacıların yoğun olduğunu görünce, İstanbul’daki bazı bankaların müdürlerine gidip, işletmemizi tanıtmaya karar verdik. Bu tanıtımlar kısa sürede meyvesini verdi. Bize gelen banka çalışanları diğer illerdeki, hatta başka bankalardaki personeli de Tatil Köyümüze yönlendirmeye başladı. Böylece, pazarlama ve satış işlerini de yaşayarak öğrenmeye başladım.

Eğitim denilince bir başka havaya bürünen Sayın hocamdan Antalya’da turizm eğitiminin başlangıcı hakkında çok değerli bilgiler edindim;

1980 – 1982 li yıllarda ILO’nun (Uluslar arası Çalışma Örgütü) Turizm Otelcilik Uzmanı olan Mario Di Mauro Ankara’da Turizm Bakanlığı’nda görev yapmaktaydı, zaman zaman Antalya’ya gelip, Güney Antalya Turizm Geliştirme Projesinde çalışıyor, TUREM’lerde kursiyerlere konferanslar veriyordu.  Avni Aker ise Mario Dİ Mauro nun  mütercim ligini yapıyordu. Mario Dİ Mauro metni, sunumları hazırlıyor bir gün önceden Avni Aker ile birlikte gözden geçiriyorlar, eğitim hazırlıklarını yapıyorlardı.

Avni Aker, sunum nasıl hazırlanır, yazı karakterleri nasıl seçilir, renkler, konuya ilişkin fıkralar, karikatürler nasıl seçilir, gerekli çizimler nasıl hazırlanır vb. önemli detayları bu aşamada öğrendiğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyordu;

O dönemde Antalya’da; TUREM (Turizm Eğitim Merkezi), Antalya Ticaret Lisesi ve Sosyal Bilimler Yüksekokul olmak üzere sadece 3 adet  sektörel eğitim alınabilecek okul vardı.  Talya Oteli tek 5 Yıldızlı oteldi ve Genel Müdürü o sırada Günaç Gürkaynak abimizdi. Bir gün görüşmemizde “Ankara’dan gelen böyle bir italyan uzman var, Romanya da, Irak’ta ve Kıbrıs’ta 3 otelcilik okulu açmış”,  ondan sektör mensuplarına yönelik eğitim alınabileceğini söyledim. Günaç Bey, Talya Oteli’nde  uygun bir salon olmadığını, sadece 30-40 kişi alabilecek bir TV salonu olduğunu söyledi.  Antalya’da turizm sektörü ve mimarlara yönelik bu alanda gerçekleştirilen ilk eğitim yaklaşık 30 kişilik bir televizyon salonunda yapıldı. Cumartesi günü öğleden sonraydı.  Söyleşinin konusu, turizm sektöründe gelişim ile otelcilik mimarisi hakkında yapılan bir programdı. Bu söyleşiye 25 kişi katıldı.

İşte yaklaşık 90-100 metrekare bir Televizyon Odası’nda sektörel fayda yaratma çabalarıyla başlayan hocamın eğitim aşkı yüzlerce kişilik salonlara kadar yayıldı. Tekrar o günlere dönerek Hocamdan eğitim sonrası etki ve tepkileri almak istedim;

Avni Aker;

 “Söyleşi oldukça faydalı oldu ki İtalyan Uzman, Otel Genel Müdürü ve ben  toplantı  sonrası bir araya geldik ve bir değerlendirme yaptık. Sonuç olarak bu söyleşileri, eğitimleri tekrarlamaya karar verdik. Sonraki dönemlerde Talya Oteli’nin alt katında yapılan ve hizmete giren “Divan” isimli yeni bir salonda daha geniş kitlelere yönelik programlar, toplantılar yapılmaya başlandı. Buradaki söyleşilere Sosyal Bilimler Yüksekokulu’nun Turizm Bölümü öğrencileri ve hocaları davet edilmeye başlandı. Bu programlarda Otelcilik Mesleği üzerine verilen bilgiler, eğitimler çok faydalı oldu.

Okulun Kurucu Müdürü Enis Erdem Ece idi. 1982 yılında Enis Hoca beni aradı, okulda otelcilik ve turizmle ilgili derslere girmemi istedi. İşimizin çok, vaktimizin de az olduğu bir dönemde böyle bir teklif gelmişti ! O dönemlerde Turizm Bankası çalışanıydım ve yoğun programımdan dolayı kabul edemedim. Okul Müdürü proje başkanımız ile görüşmüş, ilk yıl onun onayını da alamadı. Ama bir yıl sonra Enis Hoca’nın çabaları ile onay çıktı ve cumartesi günleri ders vermemin uygun olacağı söylendi.  O dönemde cumartesi günleri de MYO’ da ders yapılıyor, benim gibi sektör mensupları derslere giriyordu. Okulda görüşmeye gidip, peki hocam ne dersi vereceğim dediğimde, Enis Bey’in “Hocam sınıfa gir konuş yeter !” diyerek, bana olan güvenini belirtmesi, beni biraz daha cesaretlendirdi. O dönemde Yüksek Okul Müdür Yardımcısı olan Cahit (Çalık) Bey ile birlikte programı inceledik ve ilk sömestrde Seyahat Acentesi işletmeciliği dersini vermem gerektiği söyledi.  Sonraki sömestrde ise Turizm Politikası ve Planlaması ile Turizm Hukuku dersleri için de hazırlanmamı önerdi.

Ders için araştırmalar yapmaya başladım, Antalya’daki acenteci dostlarımı ziyaret edip en son gelişmeler hakkında bilgi almaya başladım. Bir taraftan da ders notlarımı hazırladım, daktilo ettim, öğrencilere verdim, kendileri fotokopi çektirdiler. MYO Müdürümüz öğrencilere ders notu verdiğimi duymuş, “Ders notlarını ver biz fotokopi olarak basalım, Okul olarak öğrencilere dağıtalım”, dedi.  Bu şekilde, fotokopi yöntemiyle de olsa ders notlarım kitapçık haline gelmişti.

O dönemde Türkçe olarak Seyahat Acentesi İşletmeciliği kitabı henüz yazılmamıştı, İzmir’de Egetur Seyahat Acentesi’ nin sahibi de olan, Doç. Dr. Ergun Göksan’ ın “Turizmoloji” kitabında seyahat acenteliği ile ilgili bazı bilgiler vardı. Dersin içeriğini sektördeki TMTF ve otelcilikteki mevcut deneyimlerim ve sözünü ettiğim kitaptaki bilgileri değerlendirerek hazırladım. Türkiye’de Seyahat Acenteciliği konusunda ilk kapsamlı kitap, Prof Dr. Necdet Hacıoğlu tarafından yazılmıştır. Çok değerli bir eğitimci olan Sayın Hacıoğlu, aynı zamanda Türkiye’de Turizm Uzmanlığından gelen ilk Rektör’dür. Kendisi Balıkesir Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmıştır.

Avni Aker, 1987 yılında TUGEV tarafından işletilmeye alınan, Antalya Kemer OTEM’ in (Otelcilik ve Turizm Eğitim Merkezi) açılışını ve müdürlüğünü yapar. Turizm Bakanlığı aracılığı ile Almanya’dan gelen meslek dersleri öğretmenleri bu kurslarda Türk meslektaşları ile birlikte eğitimler verdiler. Burada 1992 yılına kadar, yüzlerce kursiyer eğitim aldı.  Kemer OTEM’ den yetişenlerin birçoğu bugün otellerde Genel Müdür, Operasyon Müdürü, Yiyecek–İçecek Müdürü, Mutfak Şefi, Ön büro Müdürü olarak farklı kademelere kadar gelmişlerdir. Hocalarından öğrendiklerini uygulamaya dönüştürebilen ve mesleki basamakları bilinçli olarak çıkan bu gençlerle, eski öğrencilerimizle gurur duymamak imkânsız.

Sözlerine şöyle devam eden Avni Aker;

 Eğitim ustalık işi, hem iyi bir usta, hem de iyi bir eğitimci olunmalı. Eğitim ile öğretim arasındaki farkı kavramak ve aralarındaki ilişkiyi sağlamak gerekir. “Öğretim bilgi aktarmaktır ve tek taraflıdır,” “Oysaki ‘eğitim’ kişilerde davranış değişikliği yaratmaktır. Turizm eğitimi veren birçok okul ve kuruluş var,  ancak davranış değişikliği yaratabilen kuruluşlar asıl turizmci, otelci yetiştiren kurumlardır.

Hocam kendi döneminiz ile şimdiki dönem arasındaki Turizm eğitimi ve eğitime dâhil olanlar konusunda bir kıyaslama yapacak olursanız neler söylemek istersiniz,

Herhalde herkes kendi çalıştığı ya da yaşadığı dönemi iyi, ya da olumlu olarak nitelendirir. Meslek Yüksekokulundaki verdiğim eğitimin ikinci döneminde Okul Müdür Yardımcısı Cahit Bey’le bir görüşmemizde; “Hocam sınıfta 2 grup var, birinci grup bilinçli olan grup, bu okula, turizm bölümüne neden geldiğini ve ileride ne yapmak istediğini bilen bir grup. İleride belli yerlere gelebilecek öğrencilerden oluşan bir grup. Diğer yanda ise buraya neden geldiklerini bilmeyen, tamamen boşlukta olan bir grup var.  Belki okul binasının yetersiz fizik koşullarından etkilenerek, Üniversite öğrencisi olduklarının farkına bile varamayan kişiler. Birinci grup zaten yolunu çizmiş, yürüyor benim onlardan yana sıkıntım yok. Beni asıl düşündüren ise ortada olan grup ve şimdi benim yapmaya çalıştığım, ortada olan ne yapacağını bilemeyenlerden birinci guruba adam çalmak! Hocam, siz yılların öğretmenisiniz, ben daha çok yeniyim, ne dersiniz? “ diye sormuştum. O da bana, “Hoca, sorunu sordun ama cevabını da kendin verdin! “ demişti.

Bu sözler benim için en büyük destek ve moral olmuştu. Daha sonra başka dersler vermem de istendi onlara da hazırlandım, hepsi için Ders Notu yazdım. Daha sonra da Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu’nda 1990 – 2007 yılları arasında yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak dersler verdim. 

Evet, işte böyle, turizm eğitimi kadar eğitime dâhil olanların, yani yarının turizmcilerinin daha da açarsak ‘’ Hanımefendilere ve Beyefendilere hizmet eden, Hanımefendi ve Beyefendilerin ‘’ ilgi ve yeterlilikleri de eğitim sisteminin gelişimi ve ilerlemesi için önem arz etmektedir.

Değerli Hocam Avni AKER ile yaptığımız söyleşiden sizlere aktaramadığım o kadar çok şey var ki. Hocamın hoş sohbetine dâhil olduğum ve değerli tecrübelerini dinlediğim için genç bir turizmci olarak kendimi şanslı hissediyor ve hocama bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. 


Önemli haberleri kaçırma!

E-posta bültenine abone ol:

Merak etme spam mailler gelmeyecek.